Savaş, Göç ve Yoksulluk Sempozyumu
Fatih
Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve Deniz Feneri Derneği’nin birlikte organize
ettiği Savaş, Göç ve Yoksulluk Sempozyumu yoğun ilgi gördü. İstanbul’da
düzenlenen sempozyumda savaş, göç ve yoksulluk konularını çeşitli açılardan ele
alan akademisyenlerle, insani yardım kuruluşları bir araya geldi.
Sempozyumda
göçün tarihsel arka planı, hicreti anlamak, Kafkas ve Balkan göçleri, çocuk ve
kadın mültecilerin gözüyle göç, mültecilerin sağlık, istihdam ve işsizlik
sorunları, eğitim ve mülteciler gibi pek çok konu, akademisyenler ve insani yardım
kuruluşlarınca masaya yatırıldı.
Türk
Kızılayı, AFAD, Diyanet Vakfı ve daha pek çok derneğin katıldığı programa Beşir
Derneği Genel Başkanı Cevdet Şanlı da iştirak etti. Programda konuşan Türk
Kızılayı Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık şunları söyledi:
"Göç
olarak tanımladığımız kavramın içerisinde ekonomik veya farklı sebeplerle
gönüllü olarak yaşanan hareketliliği kastediyoruz. Dünyada bugün göçmen nüfusu
yaklaşık 250 milyon. Mültecilik dediğimiz ise silah zoruyla, evini barkını,
hiçbir şeyini alamadan terk eden insan sayısı 65,6 milyon. Dünyada, her dakika
20 insan mülteci oluyor. Sürgün ise daha acı bir kavram. İnsanların silah
zoruyla yaşamış olduğu ve çoğu kez hayatını kaybetmiş olduğu bir kavram."
Bugün
dünyada "Savaşlar olmasın." diye kurulan uluslararası sistemin
acziyetinin seyredildiğini dile getiren Kınık, dünyadaki savaşları başlamadan
önlemesi gereken mekanizmaların maalesef bugün bu savaşların daha da
karmaşıklaşmasına, sürelerin uzamasına ve olumsuz sonuçlarına neden olduğunu
kaydetti.
Kerem
Kınık, insanlığın güvenliği ile ilgili kurumların insanlığın güvenliğini tehdit
ettiği bir noktaya gelindiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Dünya
beşten büyüktür, ifadesi aslında bunu eleştirir. Bir başka sorun ise güvenlik
temelli, insani yardım ve afet temelli ve kalkınma temelli politikaları yöneten
kurumların birbirinden ayrı kararlarla bu süreci yönetmesi. Bugün bir savaş
bölgesindeki muhtaç insana yardım ulaştırmaya çalışan aktörleri uluslararası
koruma şemsiyesi bulunmamakta. Bir bölgede savaş bittikten sonra
kalkındırılması gereken bölgeye yönelik kalkınma temelli politikaların aynı
eşgüdümle yürütülemediğini görüyoruz. Bütün bu sisteme külli bir eleştiri
gerekiyor."
AFAD
Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu da dünyanın birçok noktasında savaş, afet ve
uzamış kaynaklı krizlerin devam ettiğini belirtti. Savaş, göç ve yoksulluk
konusunun üç konuda hassasiyeti olduğunu ifade eden Güllüoğlu, şu
değerlendirmelerde bulundu:
"Konunun
birinci hassasiyeti kalbi tarafı, ikinci hassasiyeti ise akli ve ilmi tarafı.
Biz savaş, yoksulluk ve göç nedir, nasıl oluşuyor konusunu çalışmalıyız. İlmi
ve akli tarafını canlandırmamız lazım. Bizim çok iyi dünya çapında genel
cerrahlarımız var ama bizim Doğu Afrika'nın detaylarını bilen, Asya'nın
detaylarını bilen, Hintçe, Urduca bilen insanlara ihtiyacımız var. Yerel
dilleri bilenlere ihtiyacımız var. Üçüncü bir konu ise beceri, imkân ve güç
tarafı.
Biz
bugün bu konuları konuşabiliyoruz ancak 1994 yılında Ruanda'da tarihin en büyük
katliamlarından biri yapılırken Türkiye'de ne kadar duyduk, ne kadar
hatırlıyoruz bilmiyorum. Fakat bugün dünyanın başka bir tarafındaki krize
yönelik çalışmalar yaparak bunları dillendiriyoruz. İmkânımız ve becerimiz
gitgide artıyor. Devlet bu işe daha da para harcamaya başlıyor ancak asıl
istediğim şey birlik olabilmek."
Göç
fotoğraflarından oluşan bir sergi ve eş zamanlı yürütülen çalıştaylarla devam
eden sempozyum, kapanış ve değerlendirmenin ardından sona erdi. Sempozyumda
sunulan bildirilerin de yakın zamanda kitap olarak yayınlanacağı bilgisi
verildi.
Fotoğraf Galerisi
- Geri Dön
- Paylaş