Arakan’da Yaşananlar İnsanlık Dışı

Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre, 25 Ağustos'tan bu yana Myanmar'dan Bangladeş'e geçen Arakanlı Müslümanların sayısı 620 bini geçti. Köyleri tamamen yakılan Arakanlı Müslümanlardan en az 3 bininin ise hayatını kaybettiği kaydediliyor.

Myanmar ordusunun etnik temizliğe dönüştürdüğü saldırılarda 300'e yakın köy, ordu ve çeteler tarafından yok edilirken, 600 binden fazla Arakanlı Müslüman dağlık bölgeler, nehir ya da deniz üzerinden Bangladeş'e kaçtı, on binlercesi de Bangladeş'e kaçmanın yolunu arıyor.

Arakan'da 1970'lerde yaklaşık 2 milyon Müslüman'ın yaşadığı tahmin edilirken, sistematik saldırılardan kaçış nedeniyle bu sayı 350 binin altına geriledi.

Beşir Derneği,  Arakan için yoğun bir şekilde yurtiçindeki temsilcilikleriyle temas kurarak mazlumlar için gıda ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyor. Bunun yanı sıra Beşir Derneği, 4 yıldan fazla süredir bölgeye yönelik yardımlarına devam ediyor. Arakanlı Müslüman kardeşlerimiz için temel gıda yardımı ve sağlık hizmetleri götürüyor. Beşir Derneği yetkilileri gittikleri her platformda Arakanlılar’a yapılan zulmü her zaman anlatıyor. Beşir Derneği Genel Başkanı Yardımcı Doçent Dr. Cevdet Şanlı, İslam Dünyası STK’lar Birliğinde (İDSB)  yaptığı konuşmada: “Arakan için siyasi ve diplomatik çözümler üretmeliyiz. Dünyaya bu acının ne kadar büyük olduğunu anlatmalıyız. Bu vahim durum karşısında gereken neyse STK’lar olarak üzerimize ne düşüyorsa bunu derhal yapmalıyız” dedi.

Beşir Derneği’nin Genel Müdürü Fatih Sarıyar, “Arakanlı kardeşlerimizin içinde bulunduğu durum içler acısı, insanın yüreği bu drama dayanamıyor. Gidip yerinde gördüğümüz bu dramı her gün dünyaya anlatıyoruz. İnşallah bu acılar biter ve Müslüman kardeşlerimiz tekrar yurtlarına dönerler”  şeklinde açıklama yaptıktan sonra Arakanlı mazlum kardeşlerimiz için 30 bin metrekare alanda çadırkent kuracaklarını da aktardı.

Uluslararası Af Örgütü, Myanmar'da Arakanlı Müslümanları hedef alan uzun süreli ayrımcılık ve zulmü "insanlık dışı Apartheid" olarak nitelendirdi.

Örgütün, iki yıl boyunca yapılan görüşmeleri ve toplanan kanıtları bir araya getirdiği yeni raporunda, Rohingyaların Myanmar'da nasıl yaşadıkları detaylarıyla anlatılıyor ve "devlet destekli, insanlık dışı Apartheid'a (ırkçı ayrımcılık sistemi) varan kurumsallaşmış ayrımcılığa dayalı korkunç bir sisteme" maruz kaldıkları vurgulanıyor.

Raporda, ayrımcılığın özellikle son 5 yıldır kötüleştiğine dikkat çekilerek askeri operasyonlardan kaçanların eve geri döndüklerinde neyle karşı karşıya kalacakları sorgulanıyor.

Myanmar yönetiminin, Rohingyalara vatandaşlık vermesi ve diğer haklarını teminat altına alması gerektiğine işaret edilen raporda, Arakan eyaletinde ekonomik kalkınmanın, ayrımcılığı daha ileriye taşımak için bir araç olarak kullanılmaması uyarısı yapılıyor.

Raporda değerlendirmelerine yer verilen örgüt yöneticilerinden Anna Neistat, "Uluslararası toplum, her gün görülen bu kâbustan uyanmalı ve senelerdir Arakan eyaletinde ne yaşandığı gerçeğiyle yüzleşmeli." ifadesini kullandı.