Kapat

Yetim Ahı Sözleri

Ayetleri kendinde ete kemiğe büründüren, bizzat yaşayarak gösteren Peygamberimiz (s.a.s)’in örnekliği yetimlerin toplumdaki yerinin nasıl olması gerektiğini ortaya koymaktaydı.

Yetim Ahı Sözleri

Her ailenin bir yetim evladı, her topluluğun bir yetim kardeşi olsun diye uğraşıldı tarih boyunca, yetimhaneler, Daru’l-Eytamlar açmak şerefine nail olan vakıflar aracılığıyla.

Yetim Ahı Sözleri duymasın diye uğraştı bunca Müslümanlar.

Ayetleri kendinde ete kemiğe büründüren, bizzat yaşayarak gösteren Peygamberimiz (s.a.s)’in örnekliği yetimlerin toplumdaki yerinin nasıl olması gerektiğini ortaya koymaktaydı.

Efendimiz (s.a.s) yetimlere yardım için koşturmakla elde edilecek sevabın, mücahitler ve sürekli ibadet halinde olanların kazanacağına denk olduğunu müjdeledi:

“Dul ve yetimlerin ihtiyacına koşan; Allah yolunda cihad edenlerle, gündüzün oruç tutup, geceyi ibadetle geçiren gibidir.” (Müslim, Kitabu’z-Zühd, 2)

“Seni yetim bulup barındırmadı mı?”(Duha, 6) ayetinin muhatabıydı. Bakan Allah’tı, baktıran Allah, barındıran Allah(c.c).

Yetime Yapılan İyiliğin Mükâfatı

Hayrın ve bereketin kaynağıydı yetimler. Onlara uzanan ele ateş dokunmaz, onları barındıran ev bereketten mahrum kalmazdı, onlar için koşturanda sevaptan... Ömür bile bereketlenirdi yetimlerle, şairin deyişiyle: “Yetim sevindirenin ömrü uzun olur.”du. (Safahat, Bayram)

Yüreklerde en nadide yer yetimlere aitti, öyle de olmalıydı; her çocuğun anne babasıyla birlikte yaşadığı hayatı, tek başına yaşamak durumunda kalan çocuklar, biricik ve benzersiz olarak görülmeliydi ve onlara gösterilecek ilgi, öz evlatlara gösterilen gibi hatta daha özel olmalıydı; zira yetimler İslam’ın has evlatlarıydı.

Tüm insanlardan alınan bir sözle korundu yetimler.

“…Başkasına kulluk etmeyin, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin, insanlarla güzelce konuşun, namazı kılın, zekâtı verin.” diye bir söz almıştı Rabbimiz. (Bakara, 83)

Yetim Ahı Sözleri; "Dini yalanlayanı gördün mü? Yetimi itip kakan, yoksulu doyurmaya yanaşmayan işte odur." (Mâun, 1-3)

İyilik yapmamak bir yana, yapana mani olmak da şiddetle kınandı.

“Küçücük bir hayrı dahi engelleyene yazıklar olsun!”(Maun,7)

Dahası bu tutum, nifakın da bir belirtisi olarak kayda geçti.

"Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz." (Fecr,17)

Yetimin ahından da sakınmak gerekti. Öyle demişti şair:

Yetimin ahını yağmur duası zannetme!

O sayha ra'd-ı kazadır ki gönderir ademe!.” (Safahat, Kocakarı ile Ömer)

“O halde yetime gelince; ona sakın kahretme / kötü davranma!" (Duha, 9)

Yetimlere yapılacak iyi muamele, onlara yapılacak maddi yardımların sistematik hale getirilmesiyle devam etti.

Yetime Hoş Davranmak

Ahde vefa göstermek, mü’mine has bir şiardı. Allah’a verilen sözde sadık olmanın ispatı da infak ehli olmak ve yetimlere iyilik yapmaktı.

Yokluk ve açlık gününde bir yetimi doyurmakla aşılırdı engeller, akabelerden geçilirdi.

" Köle âzat etmektir. Veya bir kıtlık gününde yakını olan bir yetimi yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır."(Beled,13-16)

Karnı doyan bir yetimin tebessümü, cennetin kapılarını açan anahtar olurdu.

“Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.”(İnsan 8) Karşılık beklemeden yapılan tüm iyiliklerin tek bir amacı vardı: Rıza-ı İlahi. “Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Biz, çetin ve belâlı bir günde Rabbimiz’ (in azabını görmek) den korkarız (derler). ” (İnsan 9-10)

Yetime kötü davranmak ise, dini yalanlamakla eş tutuldu ya da bu tutum, insanın Allah’la arasının açık olduğunun göstergesi sayıldı.

Ayetler indi yetimler hakkında, mallardan yetime de pay ayrılacaktı; ganimetten, mirastan, fethedilen yerlerden ve nafakalardan yetime aktarılanlarla bereket indi yeryüzüne, toplum huzura erdi. (Enfal,41- Nisa 8- Haşr,7-Bakara,215)

Yetimin kendine ait olan malı da ilahi koruma altındaydı ve bunun ihlali şiddetli azaba müstehak olmak demekti.

Yetim Ahı Sözleri

"Yetimlerin mallarını haksızca yiyenler, şüphesiz karınlarında ateş yerler ve  Zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir." (Nisa,10)

Yetimin malına nasıl yaklaşılacağı "en güzel şekilde” koruma, artırma ve zamanında teslim etme şartlarına bağlandı.  (Nisa,6)

Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, o en güzel olandan başka sûrette yaklaşmayın.

" Dünya ve âhiret hakkında (düşünesiniz diye). Sana yetimleri de soruyorlar. De ki: Onların durumlarını iyileştirmek hayırlı bir iştir. Onlarla içli dışlı olursanız zaten onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah düzelten den bozanı ayırıp bilir. Allah dileseydi sizi güçlüğe düşürürdü. Hiç şüphe yok ki Allah izzet ve hikmet sahibidir..."(Bakara,220)

Yetimleri ailelerinden saymaktan ve mallarına bakmaktan çekinenlerin yanlış davranışları üzerine bu ayet nazil olmuştu.